11.06.2012

Facing Ali


Muhammed Ali yi anlatan "Facing Ali" adlı belgeseli izlemek bugüne kısmet oldu. Belgesel, Muhammet Ali'nin gün be gün karşısına çıkan boksörlerin anılarını anlatmalarıyla, olayları yorumlamalarıyla ilerliyor. İzlediğim bir çok filmden daha keyifle ve ilgiyle izlediğimi söyleyebilirim, çok akıcıydı ki zaten Muhammed Ali nin hayatı başlı başına çok ihtişamlı ve hareketli bir de üstüne güzel çekilince dadından yenmiyor.

 Çok başarılı bir belgesel olmuş evet fakat ne açıdan: Muhammed Ali'yi herşeyiyle mükemmele yakın anlatabilen bir belgesel miydi? Hiç sanmıyorum. Zaten hayatındaki ayrıntılara neredeyse hiç girilmemişti, onun düşüncelerini rakiplerine söylediği iddialı sözler haricinde neredeyse öğrenmedik fakat belgeseli yapanı gerçekten takdir ettim.Türkiye nin "güzel belgesel yapma" konusunda çok geri olduğunu bir kez daha anladım. Efektler, kamera açıları, nasıl olmuşsa o adamları o kadar rahat konuşturabilmiş olması, olay örgüsünü konuşmalara yedirme becerisi, 60lı 70li yıllarda gençliklerini boksör olarak doruklarında yaşamış, yaşlanmış, yine de bir çoğu çökmemiş bu rakiplerinin de acılarına, sevinçlerine yer verme ayrıntısı, en önemlisi ise seveni sevmeyeni iki kesimin de konuşturulmuş olması vs çok başarılıydı herşey... Hep severim: ihtiyarlamış insana bakarak onun gençlik zamanlarını hayal etmeyi. Bir de bu söz konusu ihtiyarlar bir zamanlar dünyayı sallamış boksörler olunca, samimi de konuşturulunca büyük keyif aldım. Malzemesi çok kuvvetli olan içeriği biçimle yüceltmişti belgeseli hazırlayan, helal olsun. Türk yapımı belgesellerinin bir çoğu gerçekten sığ kalıyor artık. 

Muhammed Alinin Muhammed Ali olmasına vesile olan insan: Malcolm-x. Önceleri yine büyük beğeniyle izlemiş olduğum Malcolm-x filmi ve belgeseli ile birlikte şunu farkettim : karakterleri ve kaderleri çok benziyor... Hayatlarının iskeletleri ikisinin de aynı : doğup büyüdükleri ortam, isimlerini dünyaya duyurma evreleri ve hüzünlü sonları. (Malcolm-x in aksine Muhammed Ali hala hayatta olsa da belgeselde ezeli rakibi "Joe Frazer" ın  "Ali de bizim gibi bir hayat yaşamayı hakediyordu" derkenki gözyaşları izleyicinin duygularına tercüman olmuştur)

Yine başka bir rakibi onu şu sözlerle tanımlamıştı: "Çok büyük bir kalbi, iyi bir çenesi vardı, hızlı ayaklar, hızlı eller... Daha ne istersiniz ki? Daha başka birşey elde edemezsiniz"

Bedeninin gücüyle övünen, zekası ve konuşma becerisiyle kendini kanıtlamış biri için belki de başa gelebilecek en kötü şeylerden biri: parkinson hastalığı.  Ve henüz hastalığın başlangıcında olduğunu bilmezken çıktığı, kariyerindeki son maç, çok fazla iç burkucuydu. Yenildikten sonraki yüz ifadesinde yaşadığı acının ve hayal kırıklığının büyüklüğünü okuyabiliyordunuz. 

Biz yetişemedik o zamana belki ama gerçekten bir Muhammed Ali gelmiş geçmiş...Nitekim güzeldi herşey, izlemenizi tavsiye ederim.

 Kendisini burdan izleyebilirsiniz. fragmanı ise şöyle.





6.06.2012

seviyorum..

Bu zamana kadar edindiğim ezici çoğunluktaki tüm hayvan sevmeyen arkadaşlarıma rağmen, hala;

Hayvanları çok seviyorum..

3.06.2012

Hayat güzellikler ve çirkinliklerle dolu bir karmaşa. Sen bunlardan hangisini seçip göstermek istediğine karar vermiş biriyle birlikte olmalısın.