31.07.2011

rüya


İlginçtir, bunca senedir rüya görüyorum ama rüyaların inanılmazlığını, rüya görmek olayının muhteşemliğini yeni yeni farkediyorum. Ben ölüm sonrası yaşamı en çok rüyadan uyandıktan hemen sonra anlayabiliyorum, algılayabiliyorum daha doğrusu. Bazen rüyalar o kadar "gerçek" oluyor ki, uyanmasam hiç gerçeğim o süren rüya olacak sadece uyanabildiğim için onun adı rüya. Rüya öyle birşey ki, varlığı ruhun ne kadar esarette olduğunu anlatıyor bana, vücuda ve dünya gerçekliği dediğimiz kurallara hapsolmuş bir ruh var . En azından bu konuda ekstra bir çaba sarfetmeyenler için bu böyle, özgürlüğü ucundan tattığımız yer rüyalarımız, kötüsü de iyisi de olsa, bir çeşit özgürlük. Asıl özgürlük o.

27.07.2011

tatilcilik

Günlerden bihaber, gündemden bihaber, tek önemsenen konunun suya ne zaman banıp gelineceği, denizin hem tenha,hem temiz, hem ılık olacağı en ideal saatlerin ne zaman olacağı konusunun olduğu zaman. Bu zaman tatil zamanı dostlarım. Tatil beldesinin en esintili bölgesinin planlı keşif yürüyüşlerine çıkarak özenle belirlendiği hatta işi ileri götürüp evin hangi penceresinden rüzgar geliyorsa ona göre "şu bölge ya da bu bölge esiyor o zaman" bilgisine ulaşabilecek kadar profesyonel olmaktır tatilcilik sanatı. Ve tatilci: sonunu bağlamak için uğraşmadığı uzun cümleler kurar, ve bağlacını cümle başında kayıtsızca kullanır ayrıca da 'tatilcilik' diye bir kavramın olup olmadığını bile umursamaz, kullanır. Arabada giderkenki şarkısı da budur

22.07.2011

mavi uçan balon


Ben pazarlığı ilk kez 7-8 yaşlarındayken babamın uçan baloncuyla yaptığı hunharca pazarlıkta öğrendim.  Günlerden bir yaz günü, ben babamın elini tutmuşum sahilde tıngır mıngır yürüyoruz, uzaktan uçan baloncuyu görüyorum, "uçaan baloonn!!!" diyorum uçan araba görmüşcesine, yakınlaşıyoruz,babam fiyatını soruyor, baloncu şu anda hatırlayamadığım bir meblağ söylüyor, yüksek söylemiş olacak ki babam "şu liraya verirsen alırım" diyor, baloncu esnaf muhabbetine girişip "abi şu kadara alıyorum da şu kadar kar var da, biz napalım abi "şeklinde  bir tirad atıyor, babam bu duygu bombardmanından zerre etkilenmediğini son söylediği şeyi bi daha söyleyerek gösteriyor, adam da" tövbe bismillah" olmaz diyor. Benim pazarlığa dahil olduğum kısım şöyle gelişiyor: babam bana dönüp " sena o zaman senin istediğin pamuk şekeri alırız ilerden" diyor, Öyle bir istekte bulunmadığı için anlamlandıramamak fakat birşeylerin de döndüğü hissi, bi yandan pamuk şekerin cazip gelmesi fakat uçan balondan da vazgeçemeyiş.. 7 yaşında bir çocuğa bu kadar duygu fazla gelmiş olacak ki ifadesizce bakıyorum babama, babam elimden tuttuğu gibi yürüyor, baloncu arkamızda kalıyor. Ve biraz sonra bir ses geliyor -bu ses bana pazarlığın yanı sıra pazarlıktaki kararlı duruşu hatta gerektiğinde blöf yapabilmeyi öğretiyor- :    ABBİİİ TAMAM TAMAM GEL  . Ve Sena nın neşeyle mavi balonu gösteren küçük işaret parmağı ...