15.01.2012

EMARSİ izınt it?

(temsili yüz ifadesi)

     Esasen yazacağım olay geçen hafta gerçekleşti, fakat o kadar konusu geçti, o kadar anlatıp eğlendik ki, artık unutulması yazık olur bu anının diyerek, sırf kendim için buraya naklediyorum anıyı, zaten çok az kişi olduğunu bildiğim siz sevdiğim insanlar, bu noktada ikinci plandasınız J
     Olay mikrobiyoloji dersinin laboratuvar finalinde geçiyor, hayatımızda ilk defa uygulama sınavını gerçekten uygularken olacak bizler hocanın ve asistanın da ilaveten verdiği gerilimle gerim gerim önlüklerimizi giymişiz kapı önünde bekliyoruz. Bilgiler havada uçuşuyor, herkesin algısı da maksimum seviyede  olduğundan o beklerken ki birbirimizden öğrendiklerimiz derste öğrendiklerimize de bin bastı, böyle de bir şey var. Neyse 5er 5er alıyorlar laboratuvara. Masanın üstünde katlanmış kağıtlardan kaderini seçiyorsun, o analizi yapıyorsun asistan izliyor, ordan da kenarda sandalyede oturan ezici tavırlarıyla öğrencileri sözlüye çekip kişi başı 5 haneye (+) ve (-) dolduran hocaya gidiyorsun. Biz de sevgili derya arkadaşımla peşpeşe çağırılıyoruz, analizlerimizi başarıyla yapıp sıraya geçiyoruz. Sıra bize geliyor. Hoca Derya’nın yaptığı deneyin yapılışını bana, benimkini ona soruyor. Ben çok da iyi bildiğim deneyi (biraz da hocanın aşırı ifadesizlikten garip bir ifade almış suratının dikkatimi sık sık dağıtması eşliğinde) anlatmaya başlıyorum. ‘işte o aşamadan sonra ME-RE-SE (MRS) besiyerine dilüsyonlardan ekiyoruz..” diyorum, bu noktada hocanın ifadesiz olan yüzü benim MERESE telaffuzumda iğrenme ile garipsemenin tam ortasında bir hal aldığından duraksıyorum.: “ ııııııııı  EM AR ES?, (hocanın yüzü daha da abuklaşıyor) ME AR Sİ?   EM AR Sİ?” bu esnada benim beynimde arka plan müziği olarak: “ ey bi si diii i ef cii eyç ay cey kel elemonopii….” Diye uzayıp giden alfabe müziği çalıyor, deli gibi harflerin İngilizce okunuşlarını tarıyorum şarkıyla hafızamda. Hocamızın  kibarca aşağılayabilen özgün bir tavrı vardır. Benim çırpınışlarım ortasında sözümü keserek usulca ama şoka uğradığı da belli olan bir ses tonuyla: “Sen ne yapmaya çalışıyorsun?” diyor.(bkz: temsili resim) Bu soru cümlesinin sonunda da gizli bir soru öbeği olarak: “gerizekalı mısın sen?” var net anlaşılır bir şekilde.'Neden ingilizce konuşmaya çalışıyorsun?? Türkçe anlayabiliyorum ben”diyor. Ben de “siz öyle bir ifadeyle bakınca ingilizce telaffuzunu istiyorsunuz sandım” diyorum. “MERESE niçin kullanılır Sena?” diyor hoca.Kapı önünde beklerken son anda öğrendiğim bu MERESE ayrıntısının bu kısmını öğrenmediğimi fark ediyorum.Yüzündeki o abuk ifadenin MERESE telaffuzumdan değil, aslında MERESE nin anlattığım analizde kullanılmadığı için oluştuğunu algılıyorum.Usulca eksiyi basıyor.
       Ve ben bu dönüm noktasından sonra iyice civataları sökerek; hoca deryaya soru sorarken hocanın yüzüne bakıp ufak ufak gülüp hocanın aniden yüzünü bana noluyo lan gibisine çevirince gülmeye devam edip bakışımı yere indirmekten tutun, hocanın bir sorusu üzerine 3ümüzünde arasında 20 cm olmasına rağmen deryayı dürtüp yüzümle ‘şş neydi o söylesene??” ifadesi yapıp ikisini birden afallatmayı başardım. 
     Yalnız yazasım mı varmış, ezilmek içime mi oturmuş ikisi de mi olmuş tam bilmiyorum ama, tek şu yarım dakikalık olay için roman bile yazabilecek kıvamdayım şu an.
     Biri beni durdursun.

1 yorum:

emre dedi ki...

peki benm yelızle brbr mulakata alındgmda(mualakat yalnz:D) hocanın yelız naptın?deyınce(hangı deneyı) yelızın ıyıyım hocam sız naptınız?demesı uzerıne hocanın yelıze bakıslarını ve bnm kahkahalarımı sen dusun:D