29.01.2011

Welcome to Dongmakgol





Welcome to dongmakgoll.. 3 gün öncesinde gecenin 3ünde başlayıp bitirdiğim ve tadı damağımda kalmış bir film.. Son zamanlar korelilerle filmleri sayesinde o kadar sıcak bir arkadaşlık kurdum ki koreye gidersem beni tanıyacaklarını düşünüyorum. Filme gelince; film 1950lerde güney kore- kuzey kore savaşının en şiddetli olduğu dönemde geçmekte, fakat savaş filmi sanılmasın, hatta savaş filmine bu kadar uzak olan belki romantik komediler dışında bir film yoktur.Dongmakgol Allah'ın dağında dünyadan bir haber yaşayan, tarımla kendilerini geçindiren bir köy. O kadar ücra bir köy ki düşünün amerikan helikopteri köyün yakınlarına düşüyor da diğer yankiler yerini tespit edemiyor falan.. bu köye 2 güney kore, 3 de kuzey kore askerinin bi şekilde yolu düşüyor ki ondan sonra eğlence başlıyor zaten. Normalde  'kardeşiz bizz hepimiz aslında, bak kelebek böcük' mesajını dikte etmeye çalışan filmlerden acaip rahatsız olurum, bu film dikte etmese bile konu itibariyle bu tür bir mesaj içermesine rağmen hiç bir sahnesinde rahatsızlık duymadım, bu kadar mı güzel oynanır bu kadar mı güzel yazılır be kardeşim. gecenin köründe gülerken de sesim duyulmasın diye bastırmaktan iyice kriz geldiydi bazı sahnelerde. ve o görsellik... ama ne görsellik. Zaten köy ufak bi cennet bahçesi, bi de bunun yanında bazı sahneler var ki hatrımdan çıkmaz heralde : patlamış mısır yağan sahne evet yanlış okumadınız böyle bi sahne var ve yönetmenin alnının çatısından öperim o sahne için, bir de slow motion da ahalinin yabani domuzdan kaçma sahnesi var ki  onun için de yönetmene sarılıp sırtını sıvazlarım. Aslanım benim derim. Devam et böyle derim. Ha bir de bir deli kız var köyün delisi ama kız da çok tatlı ve nasıl da bir izleyiciyi dağıtmayla ayrılmıştır filmden, zaten durum komiği olan film bu manyak kızdan sonra dram filmine dönüşecek ve öncesinde güldüğünüz kadar karakterinizin ağlama potansiyeli doğrultusunda filmin ilerleyen zamanlarında ağlayacaksınızdır da...

  Kore filmlerinde kelimelerden çok ifadeler konuşur, öyle bi konuşur ki sonradan dönüp arkadaşınıza sorduğunuzda emin olun ki sizin anladığınızın- hissettiğinizin aynısını hissetmiştir,sizle aynı şekilde döker cümlelere anladığını. bir söz okumuştum bir yerde: "batı için bir elma yuvarlak ve kırmızıdır, doğu için ise sulu ve tatlı". işte bu doğu insanlarının filmlerini benimsemem benim için de elmanın sulu ve tatlı olduğudur.İzleyin, gerçekten pişman olmayacaksınız.

8 yorum:

firûze dedi ki...

ohaa çok güzel bi yazı olmuş len. neredeyse beni bile kandırcaktın o derece :D

Öğle Uykusu dedi ki...

ooo:) teyzoş bizde izledik kızımla bu filmi 3 ay filan oldu izleyeli ama arkadaşım tavsiye etmişti. anlatımını çok beğendim.

Leyli dedi ki...

canlarım çok sağolun :) sinuhe kır zincirlerini artık, önyargılarının ördüğü duvarları yık artık sinuhe :D

Unknown dedi ki...

duvarları sildirmemiş allahtan :) günün sonunda kızın halini düşünemiyorum of ama anneler hep böyle ya :(

firûze dedi ki...

yeeak yaaa bi kere onlar hoy çin toyn diye konuşurken bana geliyolar

Leyli dedi ki...

alışırsın alışırsın, başta bi garipseniyor ama sonradan benimsiyorsun:D dürr-i yekta: ramak kalmıştı :D

Unknown dedi ki...

Leylim leyl(: sen niye böylesin ben anlamadım ki. İstemiyorsa izlemesin kızı zorlama, benim de tivit tivit diye başımın etini yedin=D ama kore filmine önyargım yok, bu filmi bulup izleyecem=D

Leyli dedi ki...

valla ben de niye böyleyim bilmiyorum, bişeyi seviyorsam herkes tecrübe etsin istiyorum onu :D izle kız izle