31.01.2011

seliseLiseLiseLise

Bugün bişey anlatırken elimi istemsizce çocuk azarlar gibi sallayınca aklıma geldi, lisede başımdan geçen hala hatırladığımda güldüğüm olayı anlatacağım: lise sondaydık, bizim kimyacı sınıfı test çözsün diye serbest bırakmış test çözen sayısı çözmeyenler yanında ihmal edilecek kadar az, biz arkamda oturan enes ve alptuğ ile artık nasıl gaza geldiysek dönem ödevimiz var kütüphaneye araştırma için gidebilirmiyiz deyip çıkalım sınıftan dedik, söyledik kimyacıya pek inanmadı gibi oldu ikna aşamaları falan derken sonunda sınıftan dışardayız. Freedom. O kadar düşünceliyiz ki kütüphaneye gideceğiz dedik ya, bi kütüphaneye uğrayalım da yalan söylemiş olmayalım diye kütüphaneye indik. Şimdi kapıyı açacağız ama kim dedi hatırlamıyorum heralde enesti kütüphanede münazara çalışması olması lazım falan dedi, tam ne idi olay hatırlamıyorum ama içeride sevil hoca- zeki hoca(müdür yardımcısı) vslerin bulunma ihtimalinin yüksekliği gözümüzü korkutmuştu. Kapıyı sen aç, yok sen aç kavgası esnasında bi baktık raife geldi elinde kitap defter garibim, bizim amacımızla çıkmıştı sınıftan ama farkımız onun gerçek amacının kütüphanede ders çalışmak olmasıydı. Nasıl bir gerzeklikse kapıyı sen aç- sen aç kavgası iyice şiddetlendi, hayır aç bak özür dilerim deyip kaparsın yani ne olacak, işte o an öyle bi gaza geldik niyese kavga sürerken (raifeyle ben kapının tam önünde duruyoruz) alptuğ hızlıca kapıyı vurup açıp savurdu ve kaçtı mı.. Kapının savrulma hizasıyla raifeyle ikimiz görüş alanından kaçtık, kütüphanenin bulunduğu koridor çıkmaz koridor,ulan hangi akılla çıkmaza doğru koşuyorsun bi aramızdan enes diğer tarafa koştu neyse koridorun sonunda fazla masaları sıraları falan yığmışlar biz de oraya koşup masanın üstüne oturduk hiç bişey olmamış gibi davranma konusunda birbirimizi öğütlüyoruz heyecanla. kütüphanenin kapısı hızlıca vurulup savruldu, kapıda kimse yok, içeridekilerin halini varın siz düşünün. uzun bir sessizlik olunca 'la acaba içerde kimse yok muydu' havasına girdik ki, içerden en kızgın haliyle zeki hoca çıktı, 'KİM YAPTI BUNUU!!" diye bağırıyor bi yandan da bize doğru yürüyor, alptuğ gayet yüksek bi sesle :"sıçtk,sıçtk,sçtk" diyor... Dibimize kadar geldiğinde biz de masanın üstünden indik alptuğ:" bilmiyoruz hocam! biri vurdu kaçtı kapıya,görmedik..biz, görmedik biz çocuktu herhalde" diye saçmalamaya başladı, hoca bağırır çağırırken aniden bana dönüp: "SEN DÜN NİYE KAÇTIN OKULDAN!!" diye bağırdı, nasıl bir savunma mekanizması oluştuysa o an bende, bende aynı tonda bağırarak: "BEN KAÇMADIM HOCAM! BAŞKALARIYDI KAÇAN, BEN KAÇMADIM! GİDİN O YUKARDA..(bu esnada zavallı işaret parmağım her ne kadar hocanın yukardaki odasını işaret etme amacıyla havaya kalkmış sallanıyor olsa da görüntü itibariyle tehtit ediyor profilini sergiliyordu) KAYITLARA BAKIN!FİŞLERE BAKIN" dedim. Zeki hoca burnun dibinde sallanan işaret parmağımı kırıcakmışcasına sertçe tutup: "KOPARIRIM O PARMAĞINI!" dedi. Benim ve diğerleirinin yüz ifadesini bu noktada çok görmek isterdim çünkü zeki hoca o sinirine rağmen gülümsemeye başladı. hepimize gülümsemenin verdiği rahatlık çökmüş ve biz de gülmeye başlamışken enes de ortalığı yumuşamış görüp koridorun öbür tarafından gülerek geldi.. sonra biz hızla bahçeye çıkmak için merdivenleri tırmanırken raifeye: "ben demin zeki hocaya parmağımımı salladım?" diye sorunca bastırılmış gülmekten kendimizi bahçeye zor atmıştık. o gün tam anlamıyla kendimi çocuk gibi hissettiğim bir gündü ve çocuk olmak çok güzeldi..

2 yorum:

aLp dedi ki...

ben aslında kötü bir çocuk değildim o gün (: sadece birinin kapının açılması için bir şey yapması gerekiyordu ben yaptım.. :)

Leyli dedi ki...

sen zaten çok uslu bir çocuktuk alptuğ nasıl yaptın o işi biz de anlamadık :P